ENDOKRİN BOZUKLUKLAR :
Menopoz : Hormon replasman tedavisinin (HRT) menopozdaki kadınlarda GİB’nı anlamlı düşürücü etkisini Sator ve ark. göstermişlerdir (11). Yine aynı araştırmacılar 56 yaşındaki menopozdaki glokomlu bir kadın olgunun GİB’nın HRT ile 16-20mmHg’dan 4.haftada 12-15mmHg’ya, 12.haftada 13-15mmHg’ya düştüğünü bildirmişlerdir (12). Dolayısı ile menopoz ve glokom gelişimi ilişkisi HRT için yeni bir endikasyon olma ihtimalini düşündürmektedir.
Pakistan’dan Qureshi’nin çalışmalarına göre GİB yaşa bağlı olarak artmakta. Bu artış 51-60 yaş grubu erkeklerde istatistiki anlamlılık gösterirken, kadınlarda bu anlamlılık bir dekad önce olmaktadır. Menapozun GİB artışı ile ilgisi olurken menstrual siklusun etkisinin olmadığından bahsetmektedir (13). Yine aynı yazar GİB’nın normotensif siklus gören kadınlara göre menopozdaki normotansif ve hipertansif kadınlarda sırası ile 0.73 + 0.27mmHg (p<0.05) ve 1.09 + 0.34mmHg (p<0.01) daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir. GİB hipertansif menopozlularda da normotansiflere göre 0.36 + 0.15mmHg daha fazla bulunmuştur (14).
Hipotiroidizm : Centanni ve ark. ait çalışmaya göre subklinik hipotiroid olgularda GİB normal olgulara göre daha yüksek seviyelerde olup erken dönemde L-throxine tedavisi ile tamamen normale dönmektedir (15).
D.M. : Framingham Eye Study ve Leske’nin(1983) çalışmalarına göre DM prevalansı GİB’ı 21mmHg üzerinde olanlarda 2-3 misli daha fazla olduğunu göstermiştir. Blue Mountain Eye Study’e göre de bu oran %13 dür. DM da glokom insidansı ise %5.5 olarak ifade edilmektedir. NTG için de aynı görüşte olanlar olduğu gibi tersini ifade edenler de mevcuttur (16).
DİET : Hayreh ve ark. yapmış olduğu çalışmada aterojenik diet almış yaşlı maymunların genç ve normal beslenenlere göre daha yüksek GİB’na sahip oldukları ifade etmişlerdir (17).
Stavraska ve ark. Vth European Glaucoma Society Meeting (Paris-1996) deki tebliğlerinde glokom olgularında daha yüksek trigliserid (Tg), apolipoprotein A1 ve B-100 tesbit ettiklerini ve beta-bloker kullananlarda ise oranların düştüğünü ifade etmişlerdir (18).
Kahve ve çay içiminin glokomlu kişilerde GİB üzerine olan etkisi de araştırılmıştır. Kahve ile 30, 60 ve 90. dakikalarda GİB da artış, çay da ise 30. ve 60. dak. da artış, 90.dakikada düşme gözlenmiştir. Kahve ve çayda 90.dakikada istatistiki fark olmasına rağmen klinik bir anlamlılığın olmadığı ifade edilmektedir (19).
OPTİK SİNİR BAŞI HASSASİYETİ : Beyin, böbrekler, optik sinir ve retina gibi organ ve dokularda otoregülasyon mekanizması vardır. Yani belli limitlere kadar perfüzyon basıncı değişikliklerinde bu organlarda sabit kan akımı söz konusu olabilmektedir, aksi takdirde otoregülasyon mekanizmasının kırılması veya bozulmasından bahsedilir. Hipertansiyonda doku hasarının olmaması için, otoregülasyondaki bu limit üst seviyelere çıkmaktadır, yani bir koruma mekanizması devreye girmektedir. Ancak bu adaptasyon dokuyu yüksek basınca karşı korumakla birlikte, normalde yine otoregülasyon ile dokuyu koruyabileceği düşük kan basıncı seviyelerine karşı hassas hale getirir. İşte hipertansif kişilerde noktürnal hipotansiyonun değeri burada olmaktadır. Dolayısı ile optik sinir başı (OSB) otoregülasyonundaki bozulma, optik sinir başını iskemiye hassas hale getirerek iskemik hasarın gelişmesinde önemli rol oynamaktadır (20).
Hayreh’in çalışmalarına göre meydana gelen hasardan sorumlu bir diğer faktör de OSB’nın damarsal yapısıdır. Kişiler arası çok farklılık gösteren bu yapı, 1-5 adet arka silier arterlerden oluşmaktadır ; ‘end-arter’ yapısındadırlar ve ‘watershed zone’ ları söz konusudur. İskeminin söz konusu olması halinde ‘watershed zone’un optik sinirden geçiş duruma bağlı olarak OSB’nın belli bölgesi ve/veya bölgelerinde etkilenme söz konusu olacaktır
Quigley ve ark. çalışmaları lamina kribrosa bölgesinde yapısal farklılıkların olduğunu da ortaya koymuştur. Üst ve alt kısımda nazal ve temporal kısımlara göre daha büyük ‘pore’lar ve az bağ dokusu olduğunu ve ayrıca alt-temporalde ise daha da az bağ dokusunun varlığını göstermişlerdir. Lamina cribrozadaki her septum bir fibrovasküler demettir, yani içinde damarını da bulundurmaktadır. Eğer glokomda bu septumlarda distorsiyon meydana geliyorsa damarlarda da distorsiyon oluşarak bölgesel OSB iskemisi oluşacaktır (20).
Riva ve ark.’nın yapmış olduğu çalışmada yükselen GİB’nın OSB kan dolanımına olan etkisi de gözlenmiştir. 30mmHg ya kadar olan yükselmelerde kan akımında minimal değişiklikler gözlenmiştir : otoregulasyon tam olarak görev yapmaktadır. Ancak 40mmHg seviyelerinde baz seviyelere kıyasla kan akımında azalma gözlenmektedir, otoregülasyon halen olmakla birlikte perfüzyon basıncındaki düşmeyi yeterli kompanse edememektedir. 50mmHg seviyelerinde ise kan akımı yaklaşık %50 düzeylerinde belirgin azalma göstermiştir (21).
RETİNA GANGLİON HÜCRELERİNİN HASSASİYETİ : Bir nörotransmitter olan glutamate (GLU)’ın ekstraselüler ortamda fazla bulunması veya reseptörlerinin aşırı uyarılmasının travmatik ve iskemik nöral hasara sebep olarak dejeneratif nöropati patogenesine katkıda bulunduğu ortaya konmuştur. Bu hadisenin retina ganglion hücre (RGH)’lerinde apoptosise sebep olduğu düşünülmektedir (22).
Glokomlu olguların vitreusunda GLU seviyesinin yüksekliği ilk defa 1992 de Dreyer ve Lipton tarafından ortaya konmuştur. Daha sonraki hayvan çalışmaları ile bu görüş destek de bulmuştur. Nörotoksik seviyelerde GLU konsantrasyonu ancak kronik GİB yüksekliklerinde olabileceği, akut yükselmelerin GLU seviye yükselmesine etkili olmadığı da ortaya konmuştur. Lucas ve Newhouse’un (1954) yapmış olduğu öncü çalışmalarda bu durumu desteklemektedir : Yüksek dozda GLU subkutan enjekte edilen farelerde retinal nöron ve RGH degenerasyonu gözlenmiş.
Postsinaptin ionotropik membran reseptörlerinden NMDA (N-methyl-D-aspartate) nöral toksisiteden sorumlu tutulmaktadır. NMDA antagonistlerinin RGH’lerini GLU kronik toksisitesinden koruduğu ortaya konmuştur. Sitotoksisiteye en hassas olanların büyük RGH olduğu gösterilmiştir. Bu glokoma benzerlik göstermektedir : Büyük RGH glokomda ilk etkilenen hücrelerdir(22).
GLU’ın uptake’inde önemi olan Müller hücrelerinin mevcudiyeti beyine göre retinaya büyük avantaj sağlamaktadır. Muhtemelen de glokomda ilk fonksiyonel bozukluklar bu glial hücrelerde meydana gelmektedir (22).
Glokomda risk faktörleri konusunda yapılacak daha kapsamlı çalışmalar yeni tedavi alternatiflerini de beraberinde getirecektir.
KAYNAKLAR
1) Carenini BB, Brogliatti B. : Intraocular pressure as a risk factor in glaucoma. Glaucoma: Desicion Making in Therapy. Ed.: Bucci MG. Springer, Berlin,1996; Pg.9-14.
2) Shiose Y. : Intraocular pressure: New perspectives. Surv Ophthalmol. 1990; 34:413-435.
3) Dickerman RD,Smith GH, Langham-Roof L, McConathy WJ, East JW, Smith AB : Intra-ocular pressure changes during maximal isometric contraction:does this reflect intra-cranial pressure or retinal venous pressure. Neurolojical research 1999; 21: 243-246.
4) Collaborative Normal-Tension Glaucoma Study Group : Comparison of glaucomatous progression between untreated patients with normal-tension glaucoma and patients with therapeutically reduced intraocular pressures. Am J Ophthalmol 1998; 126: 487-497.
5) Hayreh SS : The role of age and cardiovascular disease in glaucomatous optic neuropathy. Surv Ophthalmol 1999; 43(Suppl): S27-S42.
6) Quigley HA, Vitale S : Models of open-angle glaucoma prelalence and incidence in the Unites States. Invest Ophthalmol 1997; 38: 83-91.
7) Booth A, Churchill A, Anwar R, Menage M, Markham A : The genetics of primary open angle glaucoma. Br J Ophthalmol 1997; 81: 409-411.
8) Raig JE, Mackey DA : Glaucoma genetics:where are we? Where will we go? Current Opinions in Ophthalmology. 1999; 10: 126-134.
9) Raymond V : Molecular genetics of the glaucomas: mapping of the first five ‘GLC’ loci. Am J Hum Genet 1997; 60: 272-277.
10) Mastropasqua L, Lobefalo L, Mancini A, Ciancaglini, Palma S : Prevalence of myopia in open angle glaucoma. Europ J Ophthalmol 1992; 2: 33-35.
11) Sator MO, Joura EA, Frigo P, Kurz C, Metka H, Hommer A, Huber JC : Hormone replacement therapy and intraocular pressure. Maturitas 1997; 28: 55-58.
12) Sator MO, Akramian J, Joura EA, Nessmann A, Wedrich A, Gruber D, Metka M, Huber JC : Reduction of intraocular pressure in a glaucoma patient undergoing hormone replacement therapy. Maturitas 1998; 29: 93-95.
13) Qureshi IA : Intraocular pressure: a comparative analysis in two sexes. Clin Physiol 1997; 17: 247-255.
14) Qureshi IA : Ocular hypertensive effect of menopause with and withput systemic hypertension. Acta Obstet Gynecol Scand 1996; 75: 266-269.
15) Centanni M, Cesaro R, Verallo O, Brinelli M, Canettieri G, Viceconti N, Andreoli M : Reversible increase of intraocular pressure in subclinical hypothyroid patients. Eur J Endocrinol 1997; 136: 595-598.
16) Mitchell P, Smith W, Chey T, Henley PR : Open-angle glaucoma and diabetes: The Blue Mountains Eye Study, Australia. Ophthalmology 1997; 104: 712-718.
17) Hayreh SS, Bill A, Sperber GO : Effects of high intraocular pressure on the glucose metabolism in the retina and optic nerve in old atherosclerotic monkeys. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol 1994; 232: 745-752.
18) Stavrakas E, Lambrinakis J, Constantinidou V, Besmertis I, Papageorgiou A : Blood lipids abnormalities in patients suffing from primary open angle glaucoma. EGM Abstract Book, 1996; Abstract 5-12, Pg. 98.
19) Higginbotham EJ, kilimanjaro HA, Wilensky JT, Batenhorst RL, Herman D : The effect of caffeine on intraocular pressure in glaucoma patients. Ophthalmology 1989; 96: 624-626.
20) Hayreh SS : Vascular factors in the pathogenesis of glaucomatous optic neuropathy. In: International Symposium on Glaucoma, Ocular Blood Flow and Drug Treatment. Ed.: Drance SM. Williams&Williams, Baltimore, 1992; Pg: 33-39.
21) Riva CE, Harino S, Shonat RS, Petrig BL : Flicker stimulation. In: International Symposium on Glaucoma, Ocular Blood Flow and Drug Treatment. Ed.: Drance SM. Williams&Williams, Baltimore, 1992; Pg: 49-62.
22) Bonne C, Muller A : The glaucoma excitotoxicity theory. In: Nitric Oxide and Endothelin in the Pathogenesis of Glaucoma. Ed.: Haefliger IO and Flammer J. Lippincott-Raven Publishers, Philadelphia, 1998; Pg: 205-212.